“TFF’den olayların göbeğindeki 3 yönetici ve 2 profesyonel ile konuştum” diyerek açıklayan İbrahim Seten Suudi Arabistan’daki krizin nasıl geldiğini anlattı.
Kaynağını TFF yöneticilerine dayandıran İbrahim Seten’e yapılan açıklamada önemli noktalar dikkat çekti.
Seten’e konuşan yönetici, “Son haftaya kadar her şey sorunsuz gitti. İstiklal Marşı için Suudiler, ’10 gün önce M.City-Fluminense Süper Kupa oynadı ama onlar ulusal marş çalmadı. Siz neden bunu istiyorsunuz?’ dediler. ‘Ülke olarak hassasiyetimiz var’ dedik, anlayış gösterdiler… ‘Bizim de sözlü ulusal marşımız 5 dakika, sözsüz 30 saniye’ dediler; jest olsun diye 30 saniyelik versiyonu çalmayı kabul ettik…
Galatasaray ve Fenerbahçe, Atatürk imzalı özel 100. yıl formalarıyla maça çıkacaktı, o da sözleşmede vardı” diyerek ilk başta herhangi bir sorunun çıkmadığını dile getirdi.
Seten’e açıklamalarını sürdüren yetkili tüm olayı şu şekildi anlattı:
Maçtan 2 gün önce, çarşamba saat 13.00-14.00 arası Fenerbahçe bize yazı yollayıp, ‘Maça Yurtta Sulh Cihanda Sulh pankartı ve ısınmaya önde Atatürk portresi, arkada Yurtta Sulh Cihanda Sulh yazılı tişörtle çıkmak istediğini’ bildirdi.. Hemen Suudi Arabistan Futbol Federasyonu’na sorduk ama yanıt alamadık.
Sormamızın sebebi de şu: Maç bizim ama başka ülkede oynandığı için UEFA-FIFA organizasyonu sayılıyor.. Ayrıca oynanan ülkenin regülasyonları da dikkate alınıyor.. Mesela Real Madrid, kendi Süper Kupası’nı İstanbul’da oynasa, üstüne bahis reklamı giyemiyor.
Ertesi gün Riyad’a uçtuk.. Maç provası oldu.. Ondan sonraki oryantasyon toplantısında Suudiler, Norm Ender’in şarkısında savaş sözcükleri olması nedeniyle istemediler, ona zaten İstiklal Marşı söyletip sorunu giderdik.. Fenerbahçe’nin son isteklerini de kabul edemeyeceklerini söylediler.
Galatasaray da Fenerbahçe’nin isteklerini duyunca ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ pankartıyla çıkmak istedi.. Araplar’ın izin vermediğini öğrenince ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ye çevirdiler pankartı.. Belki ona izin verilir diye.. Gece yarısı saat 2’de tişörtler bastırdılar.. Sorunu çözeriz sandık ama ertesi gün işler daha da sarpa sardı…
Büyükekşi ve Spor Bakanı Bak, 2 başkanı toplantıya çağırdılar.. İşin içinden çıkmak mümkün olmadı.. Genel yaklaşım, “Avrupa maçında bu pankartla çıkamazdık, burda da aynı durum geçerli, bu maçın oynanması için her şeyi yapmalıyız” oldu.. Ali Koç ise, ‘Ben başkanlığı bırakayım, siz maçı oynatın’ şeklinde karşılık verdi.. Büyükekşi, ‘Kimse bırakmasın, hep beraber karar almak için buradayız’ dedi ama Türkiye’den gelen haberler de konunun milli mesele haline geldiğiydi.. Öyle bir noktaya gelindi ki, eldeki şartlarda maçı oynayan veya oynatan bir daha başkanlık yapamazdı.”